ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > MİLLİ KİMLİĞİMİZ

HAFTA ORTASI

MİLLİ KİMLİĞİMİZ

Geçtiğimiz hafta Sayın Başbakanımızın okyanus ötesine özel saltanat uçağı ile aile ve diğer efradıyla yaptığı gezi, en önemli ülke gündemlerimizden birisi oldu. Sayın Erdoğan okyanus ötesinden bu defa Türkiye’ de söylediklerini tekzip edercesine “Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, bölücülük sorunu vardır” şeklinde bize göre ilk defa çok doğru bir cümle sarf etti. Acaba ülkemizde bölücülük sorunu olduğunu çok uzaklardan bakarak mı gördüler ki bu isabetli teşhisleri yaptılar. Eğer gerçekten Sayın Başbakan, bu söylemlerinde samimi ise bu sözlerin aynısını en kısa zamanda yeniden, Diyarbakır, Van, Hakkâri, Siirt ve diğer bölge illerini ziyaret ederek oralarda, meydanlarda ve yapacağı toplantılarda Türk Milletinin Başbakanı olarak hiç çekinmeden en yüksek perdeden defalarca ifade etmelidir. Diyarbakır’a gidip “Kürt sorununu kabul ediyorum”; Söğüt Ertuğrul Gazi’yi anma şenliklerinde “3 kıtaya hükmeden Büyük Türk Milleti’nin evlatları olarak ecdadımızı şükranla anıyoruz”; Şemdinli de “Kürt kürdüm, Laz lazım, Çerkez çerkezim, Türk türküm diyebilmelidir” şeklinde yer, zaman ve duruma göre yapılan bu sözlerle varılmak istenen nokta, samimiyet ve gerçek niyet nedir? Sadece kendi siyasi ikballerini muhafaza edebilmek için dışarıdan gelen baskı ve dayatmalarla Türk Kimliği’ni sulandırmaya çalışmak, bir başbakan için ne anlama gelmektedir. Yarın bu söz ve uygulamalarının altından nasıl kalkacaklar? Yapılacak ilk demokratik seçimlerde inşallah bunların cevabını hep birlikte alacağız.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ve onun asli unsuru olan Türk Milleti’nin Başbakanı Türkiye’de 30’a yakın etnik unsur bulunmaktadır diye söze başlayabilir mi? Bu etnik unsurlar içerisinde Türkleride sıradan bir etnik unsur olarak tanımlayabilir mi? Bu tanımları yapmak bu sözleri söylemek Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüklerden birisi değil midir? Hele hele bu sözleri üniter bir devletin başbakanı, hiçbir ilmi gerekçeye ve araştırmaya ihtiyaç duymadan söylerse, Avustralya sahillerinden söylediği bölücülük sorununu bizzat teşvik etmiş olmaz mı? Bu nasıl bir garabet ve ne biçim bir gaflet veya gaflet ötesi bir anlayıştır?

Acaba AKP nin Sayın Genel Başkanının bu söylemlerine Adana’daki temsilcileri ne demektedirler? Sayın Erdoğan’ın bu söylemlerine, alt kimlik, üst kimlik, orta kimlik, etnik kimlik, bölgesel kimlik gibi yaklaşımlarına nasıl bakmaktadırlar. Biz buradan peşinen kendimizin hiçbir alt ve üst kimliğimizin olmadığını bir tek kimliğimizin olduğunu onun da, ifade etmekten sonsuz bir şeref ve gurur duyduğumuz Türk Kimliği olduğunu hemen belirtmiş olalım. Peki, iktidarın bölgemizdeki temsilcilerinin bu konuda ki düşünceleri nelerdir? Adana kamuoyuna bu konu ile ilgili görüş ve yorumlarını aktarabilirler mi? Başta Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız olmak üzere diğer başkanlarımızın ve sivil toplum örgütlerimizin temsilcilerinin alt kimlik, üst kimlik ile ilgili düşünceleri, Sayın Başbakımızın ki ile örtüşüyor mu? Yani üst kimlik olarak Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığını mı kabul ediyorlar, yoksa tartışmasız Türk Kimliğini mi?

Yapılan ilmi araştırmalara göre Türkiye’de altı etnik unsur mevcuttur ve bunların da genel nüfusa oranının %10 geçmediği tespit edilmiştir. Uluslararası ölçülere göre bir ülkenin mozaik olarak ifade edilebilmesi için bu oranın %35 i geçmesi gerekmektedir. 17 etnik unsura sahip olan ve bunların toplamı, nüfusunun %19 unu oluşturan Fransa mozaik olmuyor ve resmi dili olarak anayasasına Fransızca ibaresini koyabiliyor. Nüfusunun %10 etnik unsur olan ve toplam 6 etnik unsur bulunan Türkiye Cumhuriyeti bizzat kendi başbakanının ağzından mozaik bir cumhuriyet olarak tanımlanıyor. Bu nasıl bir anlayış ve nasıl bir ölçüdür?

Yapılan araştırmada neticesinde Türkiye’deki nüfus ve etnik dağılım aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir.

Türk 64.650.000 % 89.79 *(Ali Tayyar Önder, Türkiye’nin Etnik Yapısı…)

Kürt 5.000.000 % 6.94

Zaza 1.000.000 % 1.40

Arap 600.000 % 0.83

Çerkez 250.000 % 0.35

Laz 200.000 % 0.28

Diğer 300.000 % 0.42

Türkiye’de bunların dışında etnik bir grup yoktur. Başbakanın ifade ettiği ve yanıltıldığı 30 sayısına bu grupların kendi içlerinde din mezhep gibi farklılıklara defalarca bölünmek suretiyle ulaşılmaktadır. Türkmenler, Yörükler, Tahtacılar gibi özbeöz Türk olan gruplar bölünerek 15 farklı etnik unsurmuş gibi gösteriliyor. Kürtler, Zazalar, Araplar, Alevi-Sünni-Yezidi, Hıristiyan gibi inanç temelinde yeniden 5 gruba bölünüyor. Etnik hiçbir anlam taşımayan toplam nüfusları 2500 e ulaşamayan Polonezler, Almanlar, Estonlar, Molakanlar bile etnik grup olarak tanımlanmaya çalışılıyor.

İşte gerçek budur. Hepimizin bu gerçeğe sahip çıkması gerekmektedir. Hukuken vatandaşlık bağı ile Türkiye Cumhuriyeti Devletine bağlı olan herkesin, tek kimliğinin Türk Kimliği olduğu ortak paydasında buluşmasının şart olduğunu haykırması gerekmektedir.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…

14–12–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

*Gaziantep Fen Edebiyat Fakültesi Lisan Bölümü Başkanı, Dekan Yardımcısı

(Türkiye’nin Etnik Yapısı – Halkımızın Kökenleri ve Geçekler adlı kitabı)

,