ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > İHANET VE SORUMLULUK

HAFTA ORTASI

İHANET VE SORUMLULUK

İhanet kelimesi ne demektir? Sorumluluk sözcüğü ne anlama gelmektedir? Bu sözcükler birazcık derinlemesine incelenerek kullanılmaya başlansa, herhalde kendisini yönetici ve siyasetçi olarak tanımlayanların yüzleri kızaracaktır. Gerçi bu kelimeleri hiç düşünmeden ve ucunun nerelere gideceğini hesap etmeden sarf edenlerin, büyük bir pişkinlikle mazeret bulma ve “u” dönüşü yapma sıkıntıları hiçbir zaman olmamıştır. Ancak yinede hasbelkader belli nokta ve makamlara ulaşanların ağızlarından çıkan söz ve kelimelere dikkat etmeleri gerekmektedir.

Önceki hafta iktidar partisinin yöneticilerinin ve bölgemizdeki temsilcilerinin geleneksel olarak yaptıkları popülist ve yüksek dozajlı gerilim politikalarının seviyesizliğine ve sloganvari söylemlerine bir kez daha şahit olduk. Sayın Başbakanımızın, bir vilayetimizle ilgili sözlerinin yanı sıra, kendisini savcı yerine koyarak malum tartışmaları başlatması yeniden çok gereksiz bir gerginliğe yol açmıştır. “Ben ne istersem bu ülkede o olur, herkes benim gibi düşünmeli”, zihniyeti terk edilmediği sürece, bu gerginliklerin önünün alınması mümkün değildir. Bu ülkede söylediği sözleri en fazla tartması ve sorumluluğunu üstlenmesi gereken hiç şüphesiz bizzat Sayın Başbakanın kendisidir. Fakat ne yazık ki, her zamanki gibi, diğer bakanları ve sözcüleri başbakanımızın sözlerini yeniden tercüme ederek bir sıkıntı ve gerginliğin olmadığını ispatlamaya çalışmışlardır.

Yine şahsı ile hiçbir sıkıntımızın olmadığı, ancak temsilcisi olduğu siyasi anlayışı asla tasvip etmediğimiz AKP’nin İl Başkanı, geçtiğimiz hafta yaptığı basın toplantısında her şeyin çok olumlu geliştiğini ifade ederek, her zamanki gibi pembe bir tablo çizmiştir. Sayın Doğru, toplantı esnasında tıpkı Genel Başkanları gibi, hiçbir sorumluluk hissetmeden aklına geleni söylemiş ve adeta Adana da yaşayanlar ile dalga geçmiştir. Çiftçimizin içler acısı durumu, esnafımızın kan ağlaması, işçi ve memurumuzun kredi kartlarıyla bitkisel hayatlarını uzatmaya çalışması, AKP ve onun İl Başkanı için herhalde çok güzel gelişmeler olarak değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmeleri neticesinde de “erken seçim istemek ülkeye ihanettir” demiştir. Aynı sözleri Sayın Başbakan ve AKP genel merkez yöneticileriyle milletvekilleri de sık sık söylemektedirler. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi ihanet sözcüğünün anlamı nedir? Çok kısaca ifade etmek gerekirse, ülkesine ihanet edenlere vatan haini denilmez mi? Bu ülkede erken seçim isteyenler AKP zihniyetine göre vatan haini mi oluyor? Başka bir ifadeyle erken seçim isteyenler, PKK gibi ülkeyi bölmek mi istiyorlar? Ve yahut Zana ve saz arkadaşları gibi etnik siyaset yaparak, sözde aydınlar gibi ülkesini ve milletini yabancıların istekleri doğrultusunda pazarlayarak hainlik mi yapıyorlar? Peki, bu zamana kadar erken seçim yapan iktidarlar hep ihanet mi etmişlerdir? 2002 yılında erken seçimin öncülüğünü yapan MHP Lideri Sayın Bahçeli Türkiye’ye ihanet mi etmiştir? O dönemde erken seçimi onaylayan meclisteki diğer siyasi partilerin yanı sıra, AKP milletvekilleri topyekûn, hiç fire vermeden erken seçime evet diyerek hainlik mi yapmışlardır?

Bugün ülke yönetiminde söz sahibi olanlar, yetkili konumda bulunanlar ve onların bölgemizdeki temsilcileri, söylem ve eylemlerine dikkat etmelidirler. Geçmişte ne yaptıkları-na bakarak davranışlarını geliştirmelidirler. Elbette ki geçmişe takılıp kalınmamalıdır. Ancak geçmişin köklerinin geleceğin tomurcukları olduğu da hiç akıldan çıkarılmamalıdır. Belki bazı siyasi akım ve düşünce sahipleri için, zaman içerisinde yıllardan beri savundukları fikirlerden vazgeçilerek topluma değişim mesajlar vermek, kendi çıkarları açısından gayet normal bir davranıştır. Fakat geçmişteki düşünce ve söylemlerinin hepsini tamamen terk etseler dahi, yine de sorumlu bir makamda olduklarını unutmadan hizmet etmelidirler. Aksi halde hiçbir sorumluluk ve yönetim ciddiyeti duymadan, günü kurtarmak için söylenen söz ve yapılan fiillerin bir gün mutlaka hesabının sorulacağını unutmamalıdırlar.

Netice olarak geçmişte savunduklarını terk ederek, gelişen dünyaya ayak uydurmak adına, yüzde yüz değiştiklerini iddia edenlere söyleyecek bir sözümüz yoktur. Bu değişim, samimi ya da değil onların tercihidir. Bizim için önemli olan ise ana fikri ve söylemi terk etmeden günün şartlarına ve gerçeklerine göre hareket etmektir. Yani başkalaşmadan gelişmektir. 21.yüzyılın başlangıcında, küresel güçlerin sömürgeci politikalarına yem olmak istemiyorsak, aksine bağımsız bir şekilde onurumuzla ve haysiyetimizle yaşamak istiyorsak atalarımızın tarihte başardığı Türk-İslam Medeniyetini insanlığın hizmetine sunmalıyız. Türk Milleti’ne yakışan da budur. Mesele siyasetin konusu olmaktan çok öte, bir “var olmak mücadelesi” meselesidir. Her Türk insanı, bütün vatanseverler, bu topraklarda yaşamanın ortak sorumluluğunda bir milli bilinç oluşturmak ve geleceğimize, değerlerimize, milli kimliğimize, ülke bütünlüğüne ve bağımsızlığımıza sahip çıkmak zorundadır. İnşallah bu mücadeleyi hep birlikte kazanacağız.

28–12–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,