ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > SAMİMİYET VE DENGE

HAFTA ORTASI

SAMİMİYET VE DENGE

Olayları araştırıp incelerken, gerçekleri değil de, kendi nefis ve benliğimizi samimiyetsiz ve dengesiz biçimde ön plana çıkartmamız nice gayretleri, çaba ve çalışmaları sonuçsuzluğa mahkûm etmiştir. Liderlerin, devlet adamlarının, siyasilerin, yöneticilerin, kısaca kâmil insan olarak tanımladıklarımızın, kişiliklerinin en önemli görüntüleri hiç şüphesiz davranışlarındaki denge ve samimiyetleridir.

Bugün 4.gününe ulaştığımız 2006 yılının hepimiz için sağlık, mutluluk ve huzur içerisinde geçmesini diliyorum. İnşallah 2005 yılının olumsuzluklarını, samimiyetsiz ve dengesiz yönetim anlayışlarını bu yıl yaşamayız. Hiç şüphesiz insanların kendi hayatlarını doğru yaşayabilmek adına yapacakları çok farklı seçimler olabilir. Dikkatli bir inceleme sonucunda, insanı ve toplumu vasat bir yol tutmaya yönelten düşünce sistemlerinin, insanlığın ihtiyaçlarına en yeterli düzeyde cevap veren sistemler olduğunu görmemiz zor olmayacaktır. Kutuplaşmadan, fanatizme kaçmadan orta yol izlemek, insanın hem beşeri ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, hem de ruhundaki manevi özellikleri keşfedip kullanabilmesi için ihtiyacı olan denge ortamını sağlayacaktır. Ancak samimiyet olmadan denge ortamının sağlanması mümkün değildir. Dünyaperest bir yaklaşım tarzıyla hayatı doğru yaşayabilmemiz ve mutlu olabilmemiz nasıl mümkün değilse, beşeri ihtiyaçlarımızı karşılama konusunda çözümler üretemeyen bir ahlaki yaşantı biçiminin de bizlere huzur getirmeyeceği açıktır. Yüce Yaratan kâinatı mükemmel bir ilişkiler zinciri üzerine ve çok hassas dengelerle bina etmiştir. Kâinatın küçük bir numunesi olan insan da hem maddi varlığıyla, hem de ruhuyla bu hassas dengelerden nasibini almıştır. Öyle ki hem bedensel ihtiyaçlarını, hem de ruhsal ihtiyaçlarını, orta bir yol tutarak, dengeli ve uyumlu bir şekilde karşılayabildiği takdirde mutluluğu yakalayabilmekte, aksi halde sıkıntılar, bunalımlar, buhranlar, savaşlar ve daha nice ruhsal rahatsızlıklar kuşatmasında bocalayıp durmaktadır.

İnsanın gayretlerinin boşa gitmemesi, benlik kıskacıyla hareketsiz bırakılmaması, çabalarının verimli, bereketli oluşumlara zemin olabilmesi, ruhu ve ruhun inceliklerini en iyi bilen kemal önderlerinin örnekliğinde hayatı doğru anlamaya ve yaşamaya çalışarak mümkün olabilecektir. Teknolojik ve ekonomik gelişme insan aklının en güzel tecellilerindendir. Ancak ahlaki değerlerden nasiplenememiş, diliyle söylediğini kalbiyle tasdik edememiş(samimiyetsiz), zor anlarda yalan yanlış bilgilerle kendine inanan inanmayan herkesi aldatmaya çalışmış, paylaşmayı, merhameti, adaleti maddi gelişme kadar önemseyememiş insanların elinde teknoloji de, ekonomik güç de, siyasal başarılar da zamanla insanlığı yok edecek silahlar haline gelecektir. İnsanlık kendi sonunu kendi elleriyle hazırlamaktadır aslında. Olması gereken, asıl özlenen ise, akıllı ve ahlaklı insanların, önderlik edeceği toplum idealini yaşatmak ve insanlığın her türlü ihtiyacına cevap verebilecek yeterlilikte dengeli ve samimi yaklaşımlarla çözümler üretebilmektir.

Şimdi yukarıda izah etmeye çalıştığımız bu hususlar çerçevesinde, hem kentimizde, hem ülkemizde samimi ve dengeli bir yönetim anlayışı ile yönetildiğimizi söyleyebilir miyiz? T.B.M.M de dahi en tepe noktada ülkeyi idare edenler hangi ölçüde samimidirler? Meclis kürsüsünde 70 milyona hitap eden bir başbakan hangi samimi ve vicdani denge ile konuşmasını yapmaktadır. Kendisini savunmak ve muhatabına saldırmak için tarihi gerçekleri saptırarak o dönemde bir örgüt lideri olan şahsiyeti bir ülkenin başbakanı olarak ifade edebilir mi? Kendi nefsi duygularının esiri olarak üç noktalı cevaplar verebilir mi? Türk Milleti’nin temsilcisi olduğunu iddia edenler bu kadar samimiyetsiz ve dengesiz olabilir mi?

Gelişerek değiştiklerini iddia edenlerin samimiyetlerinden ve dengeli davranışlarından emin olabilir miyiz? Yani daha önce mensubu oldukları siyasi oluşum ve fikirleri terk edenler, bugün için savunduklarından da kısa bir zaman sonra çark ederlerse, bu ülkeyi ve milleti yönetmeye layık olabilirler mi?

2006 yılının bütün bu yönetim zafiyet ve çelişkilerinin yok olduğu bir yıl olmasını diliyorum. Başkalaşmadan gelişen zihniyetlerin ülkemiz yönetiminde söz sahibi olmasını temenni ediyor, mutlu yıllar diliyorum.

04–01–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,