ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > DÜN, BUGÜN VE GERÇEKLER

HAFTA ORTASI

DÜN, BUGÜN VE GERÇEKLER

Bugün toplum olarak belki de tarihimizin en büyük gaflet dönemini geçirmekteyiz. Maalesef hiç kimse içerisinde bulunduğumuz bu durumun tehlike ve vahametinden masum değildir. Özellikle de üç yılı aşkın bir zamandır ülkenin kaderine hükmetmekte olan mevcut siyasi iktidar sahipleri hiç masum değildirler. En hafif deyimle gaflet içerisindeki yönetim anlayışlarını, mazur görmek, masum kabul etmek asla mümkün değildir. Şu kısa sürede ülkemizi dosta karşı güvenilmez, düşmana karşı savunmasız ve çaresiz bırakmışlardır.

Öbür yandan başta çiftçimiz olmak üzere toplumumuzun diğer kesimleri ile adeta alay eder gibi sahte ve pembe tablolar çizmeye devam etmektedirler. Ne yazık ki iktidarın kendisi gibi Adana’daki temsilcileri de hiçbir şey olmamış gibi büyük bir pişkinlikle basın önünde ve televizyon ekranlarında bu tavırlarını sürdürmektedirler. Kendi sırça köşklerinden iktidar sarhoşluğu içerisinde maalesef yokluk ve açlıkla kıvranan insanlarımızın perişanlığını görmemekte inat etmektedirler. Daha birkaç gün önce, çeşitli hadiselerin yanı sıra intihar teşebbüslerine de müdahale etmekle görevli emniyet mensuplarımızdan birisi,T.B.M.M de görevde iken, kredi kartı borcu yüzünden kendi canına kıymıştır. Hiç bir siyasi iktidar döneminde ve meclis tarihinde böylesine acı ve vahim bir intihar vakasına rastlanmamıştır. AKP’nin pembe Türkiye’sin de ne acıdır ki böylesine ibret dolu elim bir olay vuku bulmuştur. Bakalım, bu gerçek Türkiye tablosunu görmemekte inat edenleri, seçim sandığı önüne geldiğinde Türk Milleti görecek midir? Bekleyip hep birlikte göreceğiz.

Bu hükümet uluslar arası sözleşmelerden doğan haklarımızı ve milli onurumuzu korumak bir tarafa; askerimizin başına çuval geçirilmesine, Musul’da güvenlik güçlerimizin alçakça şehit edilmesine, Kıbrıs’ın feda edilmesine, haçlı zihniyetinin İslam coğrafyasındaki katliam ve işkencelerine, dışardan ve içerden küstahça ve haince yapılan organize faaliyetlere ve sayamadığımız pek çok haksız talep ve teslimiyete adeta davetiye çıkartmıştır.

Milletlerin geleceğinin ve kimliklerinin belirlenmesinde, sahip oldukları tarihleri 1.derecede etkendir. Yani bir milletin istikbalini ve onurlu kimliğini onun tarihi belirler. Bu manada tarih, inanç ve ülküleri istikametinde milletlerin iddialarının ve bu yöndeki gayretlerinin bir hikâyesidir. Tarihin içinden süzülerek gelen ve gelişen, kültür, gelenek ve medeniyet değerleri milletlerin yarınlarının yönünü tayin eder.

Bugün, dünün devamı, yarının izdüşümüdür. Sevr dünün yarını Lozan da bugünün dünüdür.

Geleceğini şekillendirmek isteyen ve geleceğin tanziminden kendisini sorumlu hissedenler, evvel emirde kendi tarihlerini çok iyi bilmek ve öğrenmek durumundadır. Samimiyet ve ehliyetle kendi tarihlerini çok iyi okumalı ve iz sürmelidirler. Kendisini bu millete, Yüce Türk Milletine mensup hisseden herkesin, tarihsel açıdan yarınların izdüşümü olan bugünleri de çok iyi anlama ve değerlendirme mecburiyeti vardır. Tarih şuurunun ve Türk olmanın özü budur.

AB üyeliğini olmazsa olmaz şart olarak gören ve her ne pahasına olursa olsun medeniyet ve cehaleti yenmek için mutlak surette birliğe girmek lazım geldiğini dayatan malum çevreleri, onlara taşeronluk yapan AKP yi ve Türk Milletine kader çizgisi mecburiyeti olarak AB’yi gösterenleri, tarihte bugünlerin izdüşümünü seyretmeye davet ediyoruz.

Tarihi gerçekleri incelemeden, bilmeden, sorgulamadan ve cevap aramadan koca ve kutlu bir milletin geleceğinin tanzimi, karanlıkta yön aramak gibidir. Bu zihniyet ve anlayışta inat ederseniz, ya gaflet, ya dalalet, ya da ihanet çukuruna düşersiniz. Bugün AKP hükümetinin AB ye üye olmak için gösterdiği bu fütursuz icraat ve gözü karalığın, gafletin ötesinde bir yaklaşım olduğunu, Cumhuriyetimizin ve Üniter yapımızın temel ilkelerine sahip çıkan herkes ve her kesim kabul etmektedir.

Binlerce yıllık bir tarihin oluşturduğu Türk Kimliğimizi, devlet geleneğimizi, vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğümüzü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üniter yapısını ve bağımsızlığını; Avrupalı olmak, Avrupa Birleşik Devletlerinin bir parçası olmak hayali ile ortadan kaldırmak, gaflet ötesi bir hal değil midir? Yüce Türk Milleti buna müsaade edecek midir? Elbette ki etmeyecektir. Çünkü Türk Milleti, bugünün tarihteki izdüşümünde cihanşümul bir imparatorluğu kaybettiğini unutmamıştır.

Kısacası dün milli mücadele ve istiklal savaşı öncesinde olduğu gibi, bugün de Büyük Türk Milleti ateşle imtihan edilmektedir. Böyle bir günde, dün olduğu gibi Türk Milliyetçileri, Kuvva-i Milliyeciler milli mücadeleye önderlik edeceklerdir. 9 Eylül 1922 de düşmanı İzmir’den nasıl denize dökerek Avrupalı işgalcileri geldikleri gibi geri göndermişlerse, bugün de AB kalkanı ile kendilerini gizlemeye çalışan hain ve işgalcileri defetmesini bileceklerdir.

22–02–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,