ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > KOMŞUDAKİ YANGIN

HAFTA ORTASI

KOMŞUDAKİ YANGIN

Osmanlı Devleti, Kafkaslardan Cezayir’e, Yemen’den Kırım’a kadar, bu bölgede yaşayan insanların barış ve huzur içinde hayatlarını sürdürdükleri bir imparatorluk olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise tarihteki 16 Türk devleti’nin devamı, Osmanlı Devleti’nin bakiyesi ve mirasçısıdır. Bütün Ortadoğu bölgesi 400 yıl boyunca Osmanlı yönetiminde huzur ve güven içerisinde yaşamıştır. Bugün bu bölgenin Müslüman halkı huzurlu, istikrarlı ve güvenli bir hayata hasret kalmıştır. İki yüz milyon nüfusuyla, 1.Dünya Savaşı sonrası, İngilizlerin oyunlarıyla, onlarca devlete bölünen Araplar, bugün ne hazindir ki ayrı ayrı sorun ve sıkıntılarla boğuşmaktadırlar. Başta Irak ve Filistin olmak üzere Ortadoğu ve İslam coğrafyasının büyük bir bölümünde maalesef kan, gözyaşı, acı ve zulüm hâkimdir.

Haçlı zihniyetinin temsilciliğini yapan küresel eşkıyaların işgali altındaki komşumuz Irakta, medeniyetler buluşması ve dinler arası diyalog maskeleri altında büyük bir dram sahnelenmektedir. Ne acıdır ki, geçmişte koca bir cihan imparatorluğunu parçalayan bu malum sömürgeci haçlı ruhu, günümüzde yeniden hortlamıştır. Irakta yaşanan ve son bir haftada yüzlerce insanın ölümüne yol açan olaylar her geçen gün sistematik bir şekilde artmakta ve adeta bu sömürgeci zihniyet tarafından teşvik edilmektedir. Irak halkı, bölge coğrafyasını içerisine alabilecek şekilde bir mezhep çatışmasına doğru götürülmek istenmektedir. Şiiler’in kutsal saydıkları Samarra ve Kerbela şehirlerindeki saldırıların arkasında büyük bir tahrik ve oyun olduğu su götürmez bir gerçektir. Emperyal güçler geçmişte olduğu gibi bugünde, hem ülkemizde, hem de etrafımızda gerek etnik, gerekse dini hassasiyetleri provoke ederek kendi emellerine ulaşmak istemektedirler.

Nereden bakılırsa bakılsın Iraktaki olayları Sünnilerin başlatmış olması söz konusu değildir. Çünkü Şiiler tarafından kutsal olan şehirler yani Hz. Hüseyin ve Hz.Ali’nin mezarlarının bulunduğu yerler Sünniler içinde kutsaldır. Hz. Ali ve Eh-li Beyt sevgisi Sünnilerde de mevcuttur. Bu bakımdan Irak’ta çıkartılmak istenen Sünni ve Şii çatışması tamamıyla başka güç ve merkezler tarafından organize edilmektedir. Esasen ABD yönetimi %55 çoğunluğa sahip Şiilere Irak yönetimini tamamen bırakmak istememektedir. Yani, zaman içerisinde Irak’ın komşusu İran ile mezhep birliğine dayalı kuvvetli bir dayanışma ihtimalini ortadan kaldırmak istemektedir. Ancak komşumuzdaki bu mezhep çatışmasına dayalı olarak çıkacak olan bir iç savaş bizi de etkileyerek sıkıntıya sokacaktır.

Yıllardan beri Türk dış politikasının temelini teşkil eden ve olmazsa olmaz şartlarından birisi olan Irak’ın toprak bütünlüğü ve üniter yapısından maalesef eser kalmamıştır. 28 Ocak 1920 Misak-ı Milli kararlarının üzerinden 86 yıl geçmiştir. Bugün, Türk Milleti olarak ne yazık ki milli yeminimizi unutmuş bulunmaktayız. Bu yeminimizi unuttuğumuz ve buna bağlı olarak kırmızı noktalarımız olan, Musul, Kerkük ve diğer Türkmen bölgelerinden vazgeçtiğimiz için, buralar bugün peşmerge soytarılarının insafına terkedilmiştir. Burada yaşayan soydaşlarımız ne acıdır ki AKP hükümetinin duyarsızlığı ve gayri milli anlayışı yüzünden işgal güçleri ve onların taşeronluğunu yapan peşmergeler tarafından zulüm ve işkenceye tabi tutulmaktadırlar.

Dini, siyasi ve ekonomik zenginliklerin buluştuğu yerler olan bu topraklar, küresel emperyalist güçler tarafından elbette ki hedef olarak tayin edilmiştir. Bu bakımdan bugünlerde yaşanan bunca gelişme ve olaylar sürpriz değildir. Geride bıraktığımız 20.yüzyıldaki gelişme ve olayların tamamına yakını bu coğrafyada yani Anadolu, Mezopotamya, Kafkaslar ve Balkanlarda yaşanmıştır. Henüz başlangıcında bulunduğumuz 21.Yüzyılın bir sonuç yüzyılı olacağını göz ardı edemeyiz. Bu bölgedeki siyasi sınırların kendini muhafaza edeceğini düşünmek dünyadaki gelişmeleri iyi algılayamamak demektir. İşte bu karmaşanın içinde ülkemizin birlik ve dirliğine zeval getirmeden, meydana gelecek muhtemel gelişmelerin, Türk Milleti’nin menfaatine uygun hale getirilmesi, bizi yönetenlerin asli görevi olmalıdır.

Komşumuzda bu denli büyük bir yangın var iken, geleceğimiz ve kendi güvenliğimiz için buna seyirci kalmamız asla mümkün değildir. Milli çıkarlarımızı görüp koruyabilen bir milli iktidarın acilen işbaşına gelerek devletimizin bekasını teminat altına alması gerekmektedir. Bunun gerçekleşmesi için de milli olmayan AKP zihniyetinin en kısa zamanda tasfiye edilerek geldiği yere gönderilmesi şartı gerçekleştirilmelidir.

01–03–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,