ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > İSTİFA ERDEMDİR

HAFTA ORTASI

İSTİFA ERDEMDİR

Çağdaş dünyada; başarısız, adı yolsuzluğa karışan, kamuoyu ile ters düşen, politikacı ve yöneticiler istifa ederler. Aklandıktan veya kendilerini kamuoyuna kabul ettirdikten sonra daha güçlü olarak politikaya devam ederler. Ama bizde, maalesef bu gelenek yerleşmemiştir. Bugün bizi yönetenler, bırakın istifa etmeyi; aylarca, hatta yıllarca haklarındaki yolsuzluk ve başarısızlıklar hiç gündemden düşmemesine rağmen, kendi yaptıklarını örtbas etmek için hiç çekinmeden başkalarının yolsuzluklarını araştırmayı marifet zannederler. Dolayısı ile kendisini politikacı sanan ve bitip tükenmez bir hırs ve koltuk sevdasıyla yaşayan bu şahsiyetler, maalesef demokrasimiz ve devletimizin temel değerlerini de alt üst ederler.

Haklarında ortaya atılan iddia ve suçlamalardan dolayı, hem ülkemizde hem de diğer ülkelerde pek çok bakan ve kamu görevlisi görevlerinden istifa etmişlerdir. Bu davranışları ile hem kamu vicdanını rahatlatmış hem de mensubu bulundukları kurumlarının güvenirliliğine ve saygınlığına katkı sağlamışlardır. Örneğin Fransa Maliye Bakanı Herve Gaymard, ev tercihine yönelik suçlamalar sonrası Şubat–2005 tarihinde istifa etmiştir. Gaymard Fransızların vergileriyle, yılda 200 bin dolardan fazla maliyetle, dev bir apartmanda oturduğu için suçlanmış ve mal varlığı hakkındaki çelişkili beyanları nedeniyle eleştirilmişti. Yine ülkemizden bir örnek vermek gerekirse; 57. Koalisyon Hükümetinin Bayındırlık Bakanı Koray Aydın “ihalelerde usulsüzlük ve yakınlarına rant sağlama” iddiaları karşısında, hazırlık soruşturmasında ismi dahi geçmeden, 2001 yılında hem bakanlıktan hem de milletvekilliğinden istifa ettiğini açıklayarak kamuoyuna, devletine ve partisine olan sorumluluğunu yerine getirmiştir.

Benzer örnekleri yurt içi ve yurt dışında çoğaltabiliriz. Ancak bu örnekleri çoğaltmanın bugün işbaşında bulunan zihniyet için hiçbir anlamının olmadığı apaçık bir şekilde ortadadır. Çünkü başta Sayın Erdoğan olmak üzere Cumhuriyet ve siyasi tarihimizin hiçbir döneminde başbakanı, bakanları ve milletvekilleri hakkında bu kadar yoğun, bu kadar büyük yolsuzluk ve suiistimal iddialarına mazhar olmuş hiçbir hükümet yoktur.

Devletin en güvenilir bakanı olması gereken Maliye Bakanı için, yaptığı usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları ile ilgili olarak meclise kaç kez gensoru verilmiştir? Kaç kez daha verilecektir? Ve kaç kez daha milletin gözünün içine bakarak hiçbir sorumluluk duymadan ret edilecektir? Bir bakan ki; Orman arazisine kaçak villa yapar. Hayali ihracattan, vergi kaçakçılığından suçlanır. Ama dokunulmazlık zırhına sığınır. Suçlandığı konularda af yasaları çıkartır. Her şeyi babalar gibi satar. Tüpraş’ın yüzde 14.76’lık payını Ofer’e kapalı kapılar ardında peşkeş çeker. Galataport skandalının baş aktörüdür. Oğlu Abdullah Unakıtan, vergisi yükseltilmeden kısa süre önce 4 bin ton mısır ithal eder. Milletle alay eder gibi 4 bin ton mısırı oğlunun tavuklara yedirmek için aldığını söyler. Yine kuş gribi salgınından hemen sonra ne tesadüftür ki, Pastörize yumurta işinde yüzde 10 KDV indiriminden yararlanan oğul Unakıtan'ın sahibi olduğu A.B. Gıda'nın yatırım teşviki de aldığı ortaya çıkar.

Peki, adalet ve kalkınma ismiyle bu millete hizmeti vaat edenler hangi yüzle ve hangi samimiyetle hala bütün bu isnat ve iddialar karşısında görevlerine devam edebileceklerdir? Kendi ikbal ve saltanatlarını kaybetmemek için ülkenin milli çıkarlarını ve köklü devlet geleneklerini daha ne kadar zaman sermaye yaparak harcamaktan çekinmeyeceklerdir? Toplumumuzun bütün milli ve manevi değerlerini acımasızca istismar ederek daha ne kadar, insanlarımızın gözünü boyayarak işbaşında kalacaklardır?

Bir toplum, bizzat kendisini yönetenler tarafından aldatılır ve sahip olduğu zenginliklerini onların eliyle göz göre göre kaybederse kendi geleceğini ateşe atmış olur. Kendi milletinin değer ve hassasiyetlerine sahip olan ve milletin malını mukaddes bir emanet olarak kabul eden idareciler, haklarındaki birtakım iddiaları ve iftiraları bertaraf etmek için, önce bulundukları makamlardan ayrılarak devletine ve milletine karşı olan sorumluluklarını yerine getirirler. Yani istifa müessesesini çalıştırarak erdemli bir davranış ortaya koyarlar. Daha sonra eğer haksız bir ithama maruz kaldığına inanıyorsa mücadele ederek masumiyetlerini ispat ederler. Böylece hem kendi şahsiyetlerini hem de mensubu olduğu kurumların şahsiyetlerini koruyarak içerisinden çıktıkları toplumlarına hizmet etmiş olurlar.

İstifa’nın demokrasideki en erdemli tavırlardan birisi olduğunu gösterebilecek devlet ve siyaset adamlarına en kısa zamanda kavuşabilme iradesini Türk Milleti mutlaka ortaya koymalıdır…

08–03–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,