ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > SİYASETİN SEVİYESİ

HAFTA ORTASI

SİYASETİN SEVİYESİ

Geçtiğimiz hafta sonu Sayın Başbakanımız bir dizi açılış, etkinlik ve partisinin olağan kongresine katılmak için Adana’mıza teşrif ettiler. Elbette ki bu kentin sakinleri olarak hepimiz için hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakanı’nı ağırlamak, misafir etmek hem büyük bir onur, hem de heyecan verici bir duygudur. Ancak bu ülkede yürütmenin başında bulunarak 3,5 yıldır Türkiye’nin mevcudiyetine hükmeden Sayın Başbakan ve ekibi, bu duygu ve heyecan hislerine hangi ölçüde cevap verebilmektedir? Özellikle de yurtiçi gezilerinde Sayın Erdoğan kendisine güvenerek yetki veren bu ülkenin asli sahiplerine ne ölçüde kıymet veriyor ve gerçekleri onlarla hangi samimi ve seviyeli davranışları ile paylaşıyor?

Sayın Başbakanımız ve bakanlarımızın yapmış oldukları toplantı ve gezilerde yönetim anlayışlarını ele verecek söz ve davranışlarına çoğu zaman şahit olmaktayız. Uzun yıllardır yapılan aldatma ve hatalar sonucu siyasete ve siyasetçilere toplumumuz tarafından ne gözle bakıldığını ve hiç güven duyulmadığını bilmekteyiz. Ne yazık ki büyük vaatlerle iş başına gelen ve siyaset kurumuna yeniden güven kazandıracaklarını iddia eden AKP ve onun yöneticileri, milletimizi büyük bir hayal kırıklığına uğratmışlardır. Bunun en son örneğini Sayın Erdoğan’ın Adana ziyaretinde de yaşadık. Sayın Başbakan geçmişte, partisinin Adana il teşkilatının kesinlikle istemediği adayları belediye başkan adayı göstererek teşkilatının yöneticilerinin onurlarını küçümseyici anlayışını ve yaptığı siyasi nezaketsizliğini bu defa partisinin il kongresine müdahale ederek tekrarlamaktan hiç çekinmemiştir. Son anda basın toplantısı yaparak adaylığını açıklayan mevcut il başkanı Sayın Abdullah Doğru’nun aday olmamasını istemiş ve adeta Sayın Doğru’yu söylediklerine pişman ettirerek kamuoyu önünde çok zor bir duruma düşürmüştür. Bir partinin genel başkanına rağmen il başkanlığı görevini yürütmek elbette çok zor bir iştir. Ancak bir genel başkan istemediği bir kişinin il başkan adaylığını ok yaydan çıktıktan sonra engelliyor ve şu anda da ülkenin başbakanlığını yürütüyorsa bu davranışının siyasi seviye ve etikle örtüştüğünü söyleyebilir miyiz?

Yine Sayın başbakan il kongresinde “Türkiye borç batağı içindeydi. Bu borçları hangi hükümet yaptı? Bunun içinde ANAP, DYP, CHP, DSP, MHP var. Hepsi bu tezgâhın içinde. Hepsi nemaları topladılar. Bu parayı ödemek bize kaldı.” şeklinde konuşarak içi boş ve sloganvari söylemlerle kendisini dinleyenleri aldatmaya çalışmıştır. Sayın Erdoğan galiba hala kendisini il başkanı zannedip başbakan olduğunu bir türlü hatırlayamıyor. Şimdi buradan sadece şunu sormak gerekiyor; sizin iktidarınızda geçen 3,5 yılık zaman diliminde Türkiye’nin toplam borçları ne kadar artmıştır? Şikâyetçi olduğunuz partilerin yer aldığı hangi hükümet döneminde bu kadar kısa zaman içerisinde 100 milyar dolar borçlanılmıştır. Bu borçlanma ile hangi sanayi kuruluşlarının, hangi yatırımların ve hangi istihdam alanlarının temellerini attınız?

Netice olarak büyük umutlar ve hayallerle iş başına ve tek başına sloganıyla hükümet olan AKP bütün umutları ve hayalleri yok etmiştir. Bunları yaparken de maalesef zaten güven bunalımı içerisinde olan siyaset kurumunun seviyesini daha da düşürmüş devletin bütün imkân ve gücünü acımasızca siyasallaştırmıştır. Artık Sayın Erdoğan davranış ve konuşma üslubuna daha fazla itina göstermelidir. Hiç değilse yapılacak ilk seçimlere kadar sürecek olan iktidarları döneminde seviyeyi ve üslubu çirkinleştirmeden ve önceki yönetimleri suçlamadan görevlerini tamamlamayı bilmelidirler. Bu ülkenin insanlarına hangi siyasi partiye mensup olurlarsa olsunlar saygı ve sevgi göstermesini öğrenmelidirler. Hükümet görevlerini icra ederlerken parti kimliğinden ve taassubundan arınmalıdırlar. Türk Milleti’nin milli ve manevi değerlerlerini hiç unutmadan fakat istismar da etmeden siyasi ömürlerini tamamlayıp gitmelidirler. Nasıl olsa bir daha gelemeyeceğiz o halde ne yaparsak o kazançtır şeklinde bir düşünceye girmemelidirler. Gerçekleri çarpıtmadan, belgeleri görmezlikten gelmeden bu zamana kadar Türkiye’yi yönetenlere sataşmadan ve de halkımızı aldatmadan seçimlere kadar kazasız belasız icraatlarını tamamlamalıdırlar.

Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti yapılacak ilk seçimlerde siyasete seviye getirecek olan ilkeli, seviyeli, kararlı, milli kimliğinden utanmayan, milletini aldatmayan ciddi devlet adamlarına ve siyasetçilere mutlaka kavuşacaktır.

10–05–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,