ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > ÜLKÜCÜ FOBİSİ

HAFTA ORTASI

ÜLKÜCÜ FOBİSİ

Geçtiğimiz günler de Cumhuriyetimizin en temel kurumlarından olan Danıştay’ın değerli üyelerinden birisi hain bir saldırı sonucu ne yazık ki hayatını kaybetmiş, dört tanesi ise yaralanmıştır. Tek bir kişinin münferit olarak gerçekleştirdiği izlenimini veren bu saldırı AKP yönetimindeki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ne hallere düştüğünün en dramatik örneklerinden sadece birisidir. Saldırının hedefi Cumhuriyetimizin temel kurumlarından birisi olunca, gerçekleşen bu vahim hadiseyi basit bir kişisel eylem olarak değerlendirmek mümkün değildir. Bu saldırının cephe gerisinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden intikam alma düşüncesinin, çok tehlikeli bir şekilde harekete geçirilmek istendiğini anlamak için, kâhin olmaya gerek yoktur.

Bu menfur saldırı elbette ki yıllardan beri acımasız ve kalleşçe yapılan, halende devam eden bölücü terör eylemleri ile aynı hedefe kilitlenmiş düşmanlık zincirinin, belirli ve önemli halkalarından birisidir. Milli birliğimize kasteden ve bu iktidar döneminde cesaret bulan sömürgeci zihniyet, yıllardan beri bitip tükenmeyen hile ve ayak oyunlarını alenen yapmaya başlamış olup, amaçlarını sistematik bir plan dâhilinde aşama aşama gerçekleştirmektedir. Bu vahim gelişmelerin önüne bir an önce set çekilerek gereken tedbirler alınmaz ise binlerce yıllık devlet geleneği olan, Türk Milleti’nin dünyadaki en önemli kalesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin telafisi mümkün olamayacak maceralara sürükleneceği gün gibi açıktır.

Önceki yazılarımızda da değindiğimiz gibi Türkiye Cumhuriyetini kuran felsefe hiç şüphesiz Türk Milliyetçiliğidir. Atatürk’ün de ifade ettiği gibi Türkiye Cumhuriyeti, bedeli kanla ödenerek kurulmuş bir cumhuriyettir ve bu bedeli ödeyerek Cumhuriyeti kuran halk ise Türk Milleti’nin bizatihi kendisidir.

Türk Milleti’nin bütün hassasiyetlerine sahip olan ve adeta onun sinir uçları olarak çalışan Milliyetçi Ülkücü Hareket ise, hiç şüphesiz Türk Milliyetçiliği’nin yani devleti kuran felsefenin yegâne siyasi temsilcisidir. Ülkücü hareket bizim nazarımızda, Türkiye sevdalılarının, Türkiye’ye sahip çıkması misyonunu yaşatan manalı uzun soluklu çok güçlü bir fikir ve aksiyon hareketidir. Başka bir deyişle şehit ve gazilerinin iman ve mücadele azmi ile kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yılmaz bekçisi ve savunucusudur. Bu bakımdan ülkücüler; Türk Devleti’ni canı pahasına da olsa korumaya ant içerek fedakârlığını en üst seviyede hiçbir karşılık beklemeden gösteren, inanç ve dava adamlarının şahsi örnekliğinde fikirlerini yaşatarak proje ve planlarını gerçekleştirmeye çalışır.

Bize göre Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünün sigortası olan, milli ve manevi değerlerinin erozyona uğramasına rıza göstermeyen ülkücülere yapılan ahlaksız, haksız, önyargılı saldırı ve manipülâsyonlar acımasızca halen devam etmektedir. Geçmişten gelen ülkücü komplekslerini tatmin etmeye çalışan sözde aydın ve yazar takımı Danıştay saldırısını bile utanmadan ülkücülerin üzerine atmaya çalışmıştır. Yükselen milliyetçiliği tehlike olarak gören ve bundan fena halde ürken malum çevreler, fırsatı ganimet bilerek her zamanki gibi seviyesiz ve ahlaksızca bir önyargıyla, eylemi gerçekleştireni ülkücü olarak takdime çalıştılar. Ancak bu yaklaşımları ve gayretleri her zamanki gibi kayaya çarparak parçalandı. Hayatını kaybeden Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in MHP lideri Sayın Bahçeli ile zaman zaman bir araya gelerek ülke meseleleri ile ilgili görüş alışverişinde bulunduğu haberleri gazetelerde yayınlanınca ülkücülere çamur atarak MHP’nin önünü kesmek isteyenlerin hevesleri bir kez daha kursaklarında kalmış oldu.

Bütün bu oynanmak istenen oyun ve senaryoların amacı, hiç şüphesiz bin yıllık vatan toprağımız üzerinde asırlardır devam eden milli birlik ve kardeşlik bağlarını çözmeye yöneliktir. Bu sinsi plan ve gizli senaryoların ülkemizi sürüklediği yoksulluk, yolsuzluk, yozlaşma ve yabancılaşmanın en tabi sonucu olarak, milletimiz açlık, ahlaksızlık, asayişsizlik ve adaletsizlikle karşı karşıya bırakılmıştır.

Türkiye’miz bugün gerçektende çok nazik bir durumdan geçmekte olup içerde ihanet dışarıda ise husumet ittifaklarını tam bir kuşatması altındadır.

Türk Milleti, artık maskeleri düşmüş bu ihanet odaklarını tanımalı ve gereğini yapmalıdır.

24–05–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,