ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > BİLGİ VE TEKNOLOJİ EMPERYALİZMİ

HAFTA ORTASI

BİLGİ VE TEKNOLOJİ EMPERYALİZMİ

Geçen hafta içerisinde işimiz ile ilgili olarak temsilciliğini yaptığımız bilgisayar üreticisi olan ana firmamızın davetiyle Antalya’da güzel bir mekânda 3 günlük bir toplantıya iştirak ettik. Toplantı boyunca katılımcıların dinlenmesine ve bilgilenmesine yönelik olarak oldukça güzel ve yararlı etkinlikler ve sunumlar gerçekleştirildi. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu teknolojik tablo ve bilgisayar kullanımı ile ilgili olarak birtakım rakamlar verilerek bilişim alanında hamle yapan diğer ülkelerle kıyaslamalar yapıldı. Netice olarak bugün bilgi ve iletişimin en temel araçları olan yazılım ve donanımlara sahip olma açısından toplumumuzun diğer gelişmiş ülkelerin vatandaşlarına göre maalesef çok iyi bir durumda olmadığı ortaya konuldu.

Bugün moda tabirle bilgi çağı, iletişim ve enformasyon dönemi olarak ifade ettiğimiz bu süreç içerisinde, toplumumuzun mutlaka bilgi toplumu haline gelmesini hep birlikte bu çağın olmazsa olmaz şartlarından birisi olarak ifade etmekteyiz. Gerek siyasetçilerimiz, gerekse bizi yönetmekte olan yönetici, kurum ve kuruluşlarımız bilgi ve teknolojinin önemi konusunda söylem olarak devamlı çok güzel sözlerle düşüncelerini açıklamaktadırlar. Gerçekten de son beş yıldır dünyadaki gelişmelere paralel olarak ülkemizin önde gelen özel ve resmi kurumları bilgi teknolojilerine önemli yatırımlar yaparak işlerini büyük ölçüde kolaylaştırıp kontrol altına alacak yazılım ve donanım ürünlerine sahip olmuşlardır. Üniversitelerimiz ilgili bölümlerinde bilişim alanında faaliyet gösterecek bilgisayar, elektronik, haberleşme vs. dallarında geleceğimizin teminatı gençlerimizi yetiştirmeye çalışmaktadırlar.

Bilim ve teknolojide, özellikle de bilgi teknolojilerinde yapılan bu çalışmalar elbette olumlu ve önemlidir. Ancak biz bu teknolojilerin bize sağladığı avantaj ve kolaylıklarından istifade etmeye çalışırken, acaba bilgi teknolojilerinin kaynaklarına, yani üretim platformlarına hangi ölçüde sahibiz? Başka bir ifadeyle, Amerika’nın, Avrupa’nın, Uzakdoğu ülkelerinin bizim kullanımımıza sundukları ve bize sattıkları donanım ve yazılım platformlarını ne ölçüde ülkemizde geliştirip üretebiliyoruz? Gerek elektronik, gerekse bilişim sektöründe faaliyet göstererek yerli marka üretim yaptıklarını iddia eden şirketler gerçekten bilgisayarın ana unsurlarını (ana kart, hard disk vs.) kendi tesislerinde üretebiliyorlar mı? Bilgisayarı meydana getiren parçalardan herhangi birisini veya kodlama yaparak geliştirdikleri herhangi bir yazılımın zeminini (Windows, Linux, Oracle, Delphi vs.), kendi şirketlerinde üretebiliyorlar mı? Yoksa sadece tıpkı sanayi ve endüstri sektöründe olduğu gibi yıllarca sürecek olan bir montaj teknolojisi ile kendimizi mi kandırmaktayız?

Bize göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti, genç beyinleri ve nüfusuyla yukarıda saymaya çalıştığımız bilgi teknolojilerinin değişik unsurlarından bir veya birkaçını gerçek manada üretip geliştirebilecek yetenek ve zenginliğe sahiptir. Fakat bunu gerçekleştirebilmek için bu işlerle ilgilenen özel ve resmi her türlü teşebbüsün önünü açacak, teşvik edecek önlemlerin acilen alınması gerekmektedir. İşbaşındaki hükümetlerin hiç vakit geçirmeden teknoloji vadileri, teknokentler, yazılım ve donanım üretici teşvikleri gibi kolaylaştırıcı ve özendirici uygulamaları gerçekleştirmeleri gerekmektedir.

Eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti, teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği ve küresel aktörlerin başrolü oynadığı Dünyamızın dengesine uygun olarak kendi milli rotasında, Türk Milleti’ni bilgi toplumu haline getirmeyi başarabilirse, kısa vadede bölgesel bir güç olarak Lider Ülke olma idealini gerçekleştirebilecektir.

Ancak kendi milli kültürüne ve milli bünyesine ait olmayan diğer küresel güçlerin üretip bizlerin kullanımına sunduğu yazılım ve donanım ürünlerini ithal ederek montaj mantığı ile bilgi teknolojilerine sahip olmaya çalışırsa, söz konusu ülkelerin bilgi ve teknoloji emperyalizmine maruz kalması kaçınılmaz olacaktır. Dolayısı ile sanayi çağını nasıl kaçırdı ise bilgi çağını da kaçırmak suretiyle kendi toplumunu bu defa az gelişmişliğin de ötesinde çok daha tehlikeli bir geleceğe mahkûm edecektir.

Netice olarak Türkiye yeni bir çağın eşiğinde yeni siyasi değerler ve anlayışlarla kucaklaşmak zorundadır. Milli zenginliklerimizi ve gücümüzü arkamıza alarak Türk Teknolojik Devrimini mutlaka gerçekleştirme azminde olacaklarına inandığımız yönetici ve siyasetçileri işbaşına getirmek Türk Milleti için mutlak zarurettir.

14–06–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,