ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > Hangi Türkiye’de Yaşıyorsunuz?

HAFTA ORTASI

Hangi Türkiye’de Yaşıyorsunuz?

Yüzyıllardan beri haçlı ve sömürgeci güçlere karşı mensubu olmaktan şeref duyduğumuz dinimizi ve ülkemizi savaşlarla ve şehitlerle koruyarak bugünlere gelmiş asil bir milletin çocuklarıyız. Uğruna yüz binler ve milyonlarca şehitler verdiğimiz aziz vatanımızın haline şöyle bir bakacak olursak; bizi idare edenlerin nafile gayretlerle çizmeye çalıştığı sahte ve mutlu Türkiye tablosu ile yaşayan ve yaşanan gerçek Türkiye’nin gece ve gündüz kadar farklı olduğu apaçık bir şekilde ortadadır. Şimdi bu iki Türkiye Tablosuna şöyle bir bakalım;

Hemen yanı başımızda 3 yılı aşkın bir zamandır yukarıda ifade etmeye çalıştığımız malum zihniyet ve güçlerin işgali altında, İslam coğrafyasının mukaddesleri, kutsal mabetleri ve Müslüman halkı acımasız bir saldırı ve katliama maruz kalmaktadırlar. Yahudi ve haçlı zihniyetinin katliamları uygar dünyanın ve sözde Müslüman devletlerin gözünün önünde bütün acımasızlığı ve kalleşliği ile devam etmektedir. Amerika ve batı destekli İsrail’in yaptığı zulmü durduracak veya en azından şiddetle kınayarak ilişkilerini ve ticaretini askıya alacak olan Türkiye ve diğer İslam ülkelerinin tavrı, tek kelimeyle acizlik kokan utanç verici ve ikiyüzlü bir tavırdır.

Dışarıdaki bu vahim durumun yanı sıra içeride de durumumuz ne yazık ki çok endişe verici bir şekilde gelişmektedir. İşsiz sayısının her geçen gün arttığı, binlerce gencimizin her gün bu işsizler ordusuna eklendiği, geçim zorluğu ve ekonomik sıkıntılarla binlerce yuvanın yıkıldığı ve aile reislerinin cinnet geçirerek kan döktüğü, intihar ve cinayetlerin pik yaptığı bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz. Yoksulluğun devasa boyutlara ulaştığı, sokağa düşen kadın ve çocukların hikâyelerinin arttığı, alkol, uyuşturucu, sigara ve diğer keyif verici maddelerin kullanımının ilköğretim seviyesine indiği, hırsızlık, gasp, soygun, dolandırıcılık, cinayet ve yaralama hadiselerinin olağan hale geldiğini hep birlikte görmekteyiz.

Başka bir açıdan baktığımızda; kapanan ve iflas eden işletme ve şirketlerin her gün fazlalaştığını, protesto edilen senetlerin ve karşılıksız çeklerin sayılarının kabul edilemez boyutlara ulaştığını, süper ve hipermarketler karşısında esnafımızın belinin kırıldığını, çiftçimizin ürününün para etmediğini ve dünyanın en pahalı mazot ve girdilerini kullandığını bir bakışta hep beraber anlamaktayız.

Ülkemizin birlik ve bütünlüğüne kasteden bölücü hainlerin yine silahlı terör eylemlerine ve onları destekleyen sözde özgürlük ve insan hakları budalalarının siyasi faaliyetlerine başladığını, kan, gözyaşı, barut ve ter kokusunun birbirine karıştığını, hain pusuları, şehit cenazelerini, tepkileri, yürüyüşleri, üzüntü ve ağıtları, yapılan protestoları da hep birlikte fark etmekteyiz.

Irak’ a girilecek mi, girilmeyecek mi? Girilse bile oradaki PKK’lılar temizlenecek mi, temizlenmeyecek mi? Bütün bu sual ve gelişmelerin hepsi bugün sıcak gündemi işgal ederek hepimizi ziyadesiyle düşündürmekte ve üzmektedir. Yani bu hadiseler sıcak gündemin kronik hale gelmiş konularıdır. Ancak bu sıcak gündemin yanı sıra nasırlaşmış hatta taşlaşmış sayısız sıkıntı ve sorunlarımızda mevcuttur. Sağlıksız beslenme ve yaşama, sağlık kurum ve hizmetlerinden yeterince yararlanamama, yüksek oranlarda anne ve çocuk ölümleri, önüne geçemediğimiz yüksek oranda ölümle sonuçlanan trafik kazaları, yetersiz ısınma ve barınma şartları, hukuksuzluk, huzursuzluk, eğitim seviyesinin düşüklüğü ve eğitimde fırsat eşitsizliği, gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi burada saymakla bitiremeyeceğimiz kangren haline gelmiş sorunlarımızı da hepimiz bilmekteyiz.

Öbür yandan Pınar Altuğ’un genç sevgilisi, Sibel Can’ın bikinisi, Gülben Ergen’in hamileliği, Hülya Avşar’ın yeni aşkları adeta milletin esas meselesi haline getirilerek eğlenen ve hiçbir sıkıntısı olmayan bir Türkiye tablosu, malum medya tarafından sunulmaktadır. Bu görüntü ve haberler günlerdir gazete ve televizyonlarımızın başköşelerinde hiç sıkılmadan yer alabilmektedir. Diğer taraftan şehit cenazeleri omuzlarda, İsrail vahşetinin ispatı körpecik yanmış çocuk bedenleri ellerde ve semaya yükselen acı ve ızdırap feryatları hepimizin kulaklarında…

Ülkenin bir tarafında şenlik, öbür tarafında yangın var. Bir bölümde gözyaşı ve huzursuzluk, bir tarafta şatafat, safahat ve 7 yıldızlı otellerde tatil… Bir tarafta ağlayan ve ölen Türkiye, öbür yanda gülen ve eğlenen Türkiye…

Peki, siz hangi Türkiye’de yaşıyorsunuz?


16–08–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,