ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > Yozlaşan Hâkimiyet, Yozlaştırılan İrade

HAFTA ORTASI

Yozlaşan Hâkimiyet, Yozlaştırılan İrade

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milli mücadele hareketinin şüphe götürmez bir neticesi ve başarısıdır. Bu bakımdan, bir takım samimiyetten uzak sahte ve suni arayışlara ihtiyaç duyulmayacak şekilde, Anadolu Türklüğü’nün alternatifsiz bir devlet şeklidir. Yani Türkiye Cumhuriyeti; dünya Türklüğünün gözbebeği durumunda olan köklü, güçlü ve üniter bir devlettir. Üniter yapısının kurucu unsuru ve hâkim milleti ise hiç şüphesiz mensubiyet duygusuyla bezenmiş Türk Milletinin ta kendisidir. Bölünmez bütünlüğünün sigortası olarak ilan ettiği Cumhuriyet ise, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlanarak Anayasa ile teminat altına alınmıştır.

Bugün ne yazık ki 84.yılına yaklaşılan süreçte Cumhuriyetimiz açısından, meydana gelen gelişmeler ve sıkıntılar yüreğimizi dağlamakta, karamsarlığımızı artırmakta ve kendimize olan güveni azaltmaktadır. Türkiye’nin merkezinde bulunduğu coğrafyamız üzerinde Sevr’i hatırlatan Cumhuriyetimize yönelik yeni küresel tehditler artmış, Türkleri, yüz yıl önce olduğu gibi bugünde millet olma şuurundan uzaklaştırma çabaları hız kazanmıştır. Türklük fikrinden uzaklaştırılarak milli benliğin yok edilmesini amaçlayan bu çok sinsi ve tehlikeli proje, insanlarımıza hissettirilmeden emin adımlarla aşama aşama uygulamaya konulmaktadır. Bu proje uygulanırken, Türk toplumunun devleti ile bağı koparılmakta, farklı kimlikler ve tanımlar icat edilmekte, egemenliğin devri gündeme getirilmekte, devletin siyasi teşkilatlanması pasifleştirilmekte, kendi coğrafyasına ve bölge halklarına yabancılaşmış bir toplum meydana getirilmekte ve farklı odakların kontrolünde ekonomik krizler çıkarılmaktadır.

Kimliksiz ve milliyetsiz bir toplum haline getirilmek suretiyle stratejik, ekonomik ve tarihsel zenginliklerimizi ele geçirme projeleri çerçevesinde; AB ve ABD, AKP iktidarı sayesinde belki de planladıkları sürenin çok önünde bir noktada bulunmaktadırlar. AB’ye yaranma adına Kıbrıs’ın peşkeş çekildiği, bölücü örgüt militanlarının affedildiği, PKK’nın siyasi temsilcilerinin serbest bırakılarak devlet adına itibar gösterildiği bu dönemde, ABD’yi memnun etmek için ise, terör örgütünün üzerine gidilememiş aksine ezici bir çoğunlukla Türk Milletinin karşı çıkmasına rağmen Lübnan’a asker gönderme teskeresi TBMM den millet adına çıkarılmıştır. Özellikle son teskere hadisesi ile hâkimiyet anlayışındaki yozlaşma ve üniter yapıyı tasfiye çabaları çok tehlikeli bir noktaya gelmiş bulunmaktadır.

Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Genel Kurmay Başkanımız, siyasi partilerimiz, sivil toplum örgütlerimiz ve %98’lere varan anket sonuçları ile halkımızın karşı çıkmasına rağmen, AKP niçin Lübnan’a asker gönderiyor? Türk Milleti’nin kesin karşı olduğu bir konuyu, onun iradesiyle işbaşına geldiğini her fırsatta ifade eden hükümet niçin görmezlikten geliyor? Bu durumda AKP Türk Toplumunun iradesiyle mi, yoksa ABD ve İsrail’in iradesiyle mi teskereyi meclisten geçirmiştir? Sayın Başbakan Lübnan’daki Müslüman halkın durumuna çok üzüldüğünü ve buna insan olan hiç kimsenin kayıtsız kalamayacağını ifade ediyor. Yine Lübnan’a Karayolları ve DSİ araç ve makineleri ile yıkılan köprü, bina ve yolların yapımı için yardımcı olunacağı söyleniyor. Peki, şimdi sormazlar mı Lübnan nüfusunun kaçta kaçı Müslüman, kaçı Hıristiyan ve diğer dinlere mensup. Lübnan parlamentosunda Müslümanlar mı yoksa Hıristiyanlar mı çoğunlukta? Türkiye’nin özellikle de doğu ve güneydoğusunun yol ve imar durumunu tamamen halettiniz de sıra İsrail’in yakıp yıktığı Lübnan’ın imarına mı geldi?

Sayın Başbakan ve AKP, geçtiğimiz hafta şehit cenazelerini görmezlikten gelerek geçirdikleri teskere ve yapmış oldukları söz ve incitici sözlerle bu defa gerçekten kendi iplerini kendi elleri ile çekmişlerdir. Amerika ve İsrail istedi diye Ortadoğu cehennemine Mehmetçiğin kanını pazarlamaktan çekinmeyenlerden bu millet mutlaka hesap soracaktır. AKP Türk Milleti’nin muhalefetine rağmen yapmış olduğu icraatların karşılığını mutlaka ama mutlaka alacaktır. Lübnan’ın güneyine İsrail’i korumak için Hizbullah’ın önüne Türk askerini barikat olarak gönderen AKP’den Türkiye hiç vakit kaybetmeden kesin olarak kurtulmak mecburiyetindedir.

AKP Türkiye’sinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hâkimiyet kavramı ve onu tesis eden millet iradesi yozlaştırılmıştır. Hâkimiyetin olmadığı ve iradenin yozlaştırıldığı bir devlet sisteminin olduğu yerde “teslimiyet”, otoritesi olmayan bir devlet erkinin yerinde ise “itaat” söz konusudur.


13–09–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,