ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > Adana Tarımının Dünü ve Bugünü

HAFTA ORTASI

Adana Tarımının Dünü ve Bugünü

“Toprağından bolluk bereket fışkıran güneyin incisi Türkiye’nin 4.büyük kenti Adana’ya hoş geldiniz.” Bu sözler Gaziantep’ten Adana’ya Ziraat Fakültesine kayıt yaptırmak için geldiğim 1978 Eylül’ünden itibaren defalarca işittiğim ve seyahat için tercih ettiğim Seç Otobüslerinin Adana’ya geldiğimizi bildiren kasete alınmış anonsundan başka bir şey değildi. Aradan tam 28 yıl geçti, acaba Adana bu süre içerisinde şimdi güzel bir hatıra olarak kalan bu nostaljik anonsla örtüşen yerini koruyor mu?

Toplam 1.403.000 hektar toprak büyüklüğünün 539.000 hektarının tarıma elverişliliği ile Adana, Çukurova’nın kalbi durumunda olan bir tarım kentimizdir. Tarım potansiyelinin bu kadar yüksek olmasına karşılık bu potansiyelinden yeterli ölçüde yarar sağladığını ve buna paralel olarak olması gereken gelişme ve istihdamı gerçekleştirdiğini söyleyebilmemiz ise bugün ne yazık ki mümkün değildir. 1978-80’li yıllarda 200 bin hektarın üzerindeki pamuk ekim alanları ile o dönemlerde beyaz altın diyarı olarak anılan ve bölge ekonomisine büyük katkı sağlayan, çevre illere iş ve istihdam imkânı sunan Adana’mız maalesef bu özelliğini kaybetmiş ve artık ülke genelinde olduğu gibi kendi nüfusunu bile besleyemez duruma düşmüştür. O yıllarda Türkiye’nin en fazla pamuğunu yetiştiren Adana, bugün Mısır üretimi ile (yaklaşık %45) ülkemizin en fazla mısırını üretmektedir. Yine narenciye, karpuz ve buğday üretiminde de ülke tarımı açısından oldukça önemli bir yere ve zenginliğe sahiptir. Tarımsal üretimine uygun olarak başta ÇUKOBİRLİK olmak üzere bölgemizde pek çok tarıma dayalı işletme ve sanayi tesisleri kurulmuş ve çok yakın bir döneme kadar da verimli bir şekilde üretim ve istihdama katkı sağlayan yatırımlar gerçekleşmişti.

Özellikle son 4 yıldır hem ülke ölçeğinde hem de bölge ölçeğinde tarım sektörü çapsız, ufuksuz, beceriksiz ve teslimiyetçi yönetim anlayışları ile tarihinin en kara ve sıkıntılı bir dönemini yaşamaktadır. Eğer AKP iktidarının AB uğruna Türk Çiftçisine reva gördüğü bu politik anlayışı değişmez ve gereken önlemler acilen alınmaz ise başta Adana çiftçisi olmak üzere ülkemizin bütün üreticileri bellerini bir daha doğrultamayacak şekilde mahvolacaklardır. Hatalı ve neme lazımcı bir anlayışla tarımı idare etmeye kalkanlar ne yazık ki köylünün içinden gelmedikleri için, teorik olarak geliştirdikleri proje ve tedbirlerin pratikte doğuracağı olumsuzlukları hesap etmeden pervasızca ehil olmayan yöneticilerle Türk Tarımını baltalamaya devam etmektedirler. Yetersiz ve zamanında açıklanamayan taban fiyat politikaları, girdi fiyatlarının aşırı artışı, AB ve diğer ülkelerin çiftçileri ile rekabetten uzak prim ve destekleme politikaları, hasat zamanında kendi yandaşlarına aşırı kazanç sağlamak için yapılan ürün ithalatları ve sayamadığımız diğer olumsuzluklar bölge ve ülke çiftçimizi göz göre göre yok etmektedir.

AKP iktidarı döneminde bize göre Türk tarımı kendisine Pazar arayan gelişmiş ve küresel emperyalizmin temsilciliğini yapan sömürgeci ülkelere peşkeş çekilmektedir. Bugün başta fındık olmak üzere kayısı ve incir üretiminde Dünya birincisi olan Türkiye için tarım ve ürettiği stratejik ürünler (fındık, hububat, pamuk, narenciye…) Suudi Arabistan’ın petrolü, Rusya’nın doğalgazı kadar kıymetli ve önemlidir. Yani Türkiye için tarım asla ikinci plana atamayacağı ve vazgeçemeyeceği, aksine birinci önceliğe ve öneme sahip olması gereken devasa bir milli sektördür. Bugün gerçektende dünyanın pek çok ülkesinin sahip olamayacağı genişlik ve verimlilikte (26,5 milyon hektar) ekilebilir alanlara sahibiz. 1 cm toprağın binlerce yılda oluştuğu göz önüne alındığında sahip olduğumuz tarım arazilerimizin kıymetinin manasını daha iyi anlamamız gerekmektedir.

Ancak bugün bırakın bu devasa potansiyelimizi kullanmayı, AKP sayesinde Türkiye kendi kendini besleyebilen ülke olma özelliğini de kaybetmiş durumdadır. Her geçen gün tarımsal üretimimiz azalmaktadır. Sadece geçtiğimiz yıl 1,5 milyon insanımızın tarımdan vazgeçtiği söylenmektedir. Dolayısı ile Türkiye’de tarımı sadece ekonomik açıdan değerlendirmek doğru değildir. Tarımın ekonomik getirisinden çok sosyal yönünün çok daha önemli olduğunun iyi anlaşılıp bilinmesi gerekmektedir. Bugün ülkemizde 21 milyon insan istihdam edilmekte olup bunun 7,2 milyonu tarım kesiminden sağlanmaktadır. Yani toplam istihdamın 1/3 ünü tarım sektörü karşılamaktadır.

Bütün bu gerçekler ortada iken AKP hükümetinin varlığı ile Türk tarımının geleceğinin yok edilmesi kaçınılmaz bir son olarak apaçık karşımızda durmaktadır. Ancak milletin efendisi olanlar AKP iktidarının kölesi olmamak için sandıkta gereken iradeyi göstererek kırmızı kartlarını kullanmasını bilmelidirler.


04–10–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,