ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > Kaçak Ekonomi, Kaçak Siyaset

HAFTA ORTASI

Kaçak Ekonomi, Kaçak Siyaset


Ankara Ticaret Odasının (ATO) hazırladığı ”Kaçak Ekonomisi” başlıklı rapora göre, Türkiye’ye sigaradan içkiye, çaydan şekere, akaryakıttan büyükbaş ve küçükbaş hayvana kadar pek çok mal girerken, Türkiye, tam bir ”kaçak cenneti” olarak tanımlandı.
Rapora göre, Türkiye ekonomisi, ülkeye hangi yollardan girdiği belli olmayan kaçak ürünler yüzünden yılda 20 milyar dolar kaybediyor. Yine aynı raporda TBMM Akaryakıt Kaçakçılığını Araştırma Komisyonunun çalışması, sadece son 2 yılda Türkiye’de 7 milyon 814 bin ton akaryakıt kaçakçılığı yapıldığını, devletin ise bu kaçakçılıktan 10,7 milyar YTL’lik vergi kaybına uğradığını ortaya koyuyor. Cep telefonu, sigara, içki şeker ve yediğimiz etin de kaçak yollardan önemli miktarlarda ülkemize girdiği yine ATO’nun raporunda yer almıştır.

Acaba ATO tarafından hazırlanan bu dehşet verici kaçakçılık olayları ile ilgili olarak bizi yönetenler ne demektedirler? Bu raporda ortaya konulan rakamlar doğru mudur? Şayet doğru ise, bugün hükümet edenler hangi bilgi, tecrübe ve dürüstlükle bu kaçakçılığı önleyecek tedbir ve projeleri gerçekleştireceklerdir? Telekom, Tüpraş, Seka vb. diğer altın yumurtlayan devletin kurumlarını özelleştirme maskesi altında peşkeş çeken zihniyet, hangi irade ve samimiyetle bu kaçakçılık olaylarının önünü kesecektir? Yukarıda söz konusu edilen 20 milyar dolarlık yıllık kayıp doğru ise, sadece yasa dışı yollardan gelişen kaçak ekonomisini önleyerek iki yıl gibi kısa bir zamanda toplam özelleştirme gelirinden çok daha fazla gelir elde edilemez mi? Peki, AB uğruna tek taraflı olarak uygulamaya koyduğumuz Gümrük Birliği çerçevesinde, AB ülkelerinin gümrük duvarlarına takılmadan tek taraflı olarak ülkemize soktukları mal ve hizmetlerinin ekonomimizdeki kayıplarını nasıl telafi edeceğiz? Gümrük birliğinden dolayı ülkemize giren ve ekonomimize yine ATO’nun önceki raporlarına göre 100 milyar dolarlara varan kayıplarımızı, yasal olarak yapılan kaçakçılık olarak tanımlamamız gerekmiyor mu?

ABD, AB ve AKP üçgeninin tasallutu altında dört yıldan beri çok tehlikeli ve sıkıntılı gelişmelerle karşı karşıya kalmış olan Türkiye, bugün sadece ekonomik olarak değil, hemen her alanda tam bir kaçakçılık zihniyetiyle abluka altına alınmış durumdadır. Türk Milletinden habersiz onun onayını almadan yangından mal kaçırırcasına çoğu zaman gizlenip saklanarak önceden verilen söz ve diyetler karşılığında her türlü değer ve zenginliklerimiz haraç mezat satılmaktadır. Yani Cumhuriyetimizin devasa ekonomik ve sosyal zenginlikleri yabancıların talebi doğrultusunda AB örtüsü altında gizlenerek kaçakçı bir anlayışla alelacele milletten kaçırılmaktadır.

Bütün bu karşılıksız olarak verilen taviz ve avantajlara karşılık, Avrupa’nın küstahlık ve kötü niyeti, tahammül sınırlarını aşarak artık millet olma haysiyetimizi ve asabiyetimizi yok etme noktasına gelmiştir. Geçtiğimiz günlerde Avrupa Parlamentosu temsilcisi, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olabilmesi için “Ermeni soykırımı”nı kabul etmesini bir şart olarak öne sürdü. Bu yetmiyormuş gibi, Rum Pontus ve Süryani soykırımlarının kabul edilmesini de bol keseden istedi. Hatta bazı kimseler bütün bunların arkasından muhtemel bir “Kürt soykırımı” iddiasının eli kulağında olduğunu hatırlatıyorlar.

Ancak her ne olursa olsun Türkiye, kesinlikle giremeyeceği AB üyeliğine bir an için girebilecek dahi olsa, Avrupa’nın bu küstah ve kaçakçı dayatmalarına kesinlikle boyun eğmeyecektir. Bugün ülkemizin bağımsızlığı, vatanımızın bölünmez bütünlüğü küresel kaçakçıların tehdidi altında olabilir. Ve bu küresel tehditleri görmezlikten gelerek büyük bir gaflet ve dalalet içerisinde bulunan teslimiyetçi bir anlayışla yönetiliyor olabiliriz. Sözde soykırım masallarına, Kıbrıs’ta oynanan hain senaryolara ve bölücü teröre dışarıdan açıkça, içeriden ise onlara mahkûm AKP zihniyetinin kaçak olarak verdiği taviz ve destekler devam edebilir.

Türk Milleti hoşgörülüdür, sabırlıdır, dikkatlidir ancak geleceğini, bağımsızlığını ve haysiyetini kaçak yollardan satmak isteyenleri de deşifre edecek irade ve sağduyuya sahiptir. Erken seçimden kaçarak kendisini aldatan, oyalayan ve milli birliğini tehlikeye atan sandık kaçakçılarını, kaçırdıkları seçim sandığında yakalayarak gereken cezayı kesecektir.


11–10–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,