ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > Çözümsüzlük, Bazen Çözümdür

HAFTA ORTASI

Çözümsüzlük, Bazen Çözümdür

Kıbrıs’ta çözümsüzlük çözüm değildir sloganıyla yola çıkanların bugün Türkiye ve Kıbrıs’ı ne hale getirdiklerini, hep birlikte ibretle izlemekteyiz. 1974 Barış Harekâtından bugüne kadar geçen zaman süresince, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi olarak uyguladığı Kıbrıs Devlet Politikasını yok sayan ve onu delik deşik eden AKP, bu yaptıklarının hesabını er veya geç mutlaka verecektir.

Türkiye’nin yıllardan beri savunduğu ve ortaya koyduğu görüş, Birleşmiş Milletler zemininde bütünsel, adil ve kalıcı bir çözüm olmasına rağmen ne yazık ki AKP, bu politikayı Rumların ve AB’nin talepleri doğrultusunda, gözü kapalı bir şekilde yok saymıştır. Ve “çözümsüzlük çözüm değildir gibi çarpık bir anlayışla bebek, çocuk, genç, yaşlı, sivil, asker olmak üzere uğruna binlerce şehit verdiğimiz Kıbrıs Milli Davamıza ihanet etmiştir. AKP’nin ihanetle eşdeğer olan bu söylemine karşılık, bazen diplomasi kuralları çerçevesinde çözümsüzlüğün de çözüm olduğu unutulmamalıdır.

Sayın Onur ÖYMEN’ in dediği gibi; bu iktidar dışarıda verici, içeride gerici, ilk seçimlerde gidicidir. Ancak AKP’nin gidinceye kadar yapacağı her türlü tahribatın, onur kırıcı icraatlarının mutlaka önüne geçilmelidir. Bu bakımdan da toplumun bütün katmanlarına önemli görevler düşmektedir. Herkes kendi sorumluluk alanında, ülkemizin geleceği adına büyük vebal taşımaktadır.

Kayıt dışı siyaset yaparak, kapalı kapılar ardında, devlet ciddiyetinden yoksun, belgesiz, imzasız, Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanlığı gibi devletin en üst kurumlarından habersiz, hatta kendi bakan ve milletvekillerinden gizleyerek, sözlü olarak ülkemiz limanlarını Rumlara peşkeş çekmek isteyen bu zihniyetin artık bir dakika bile ülkemizi yönetmesi tek kelimeyle milletimiz için bir zillettir.

AKP ülke genelinde yaptığı bu vahim hataları mahalli ölçekte de yapmaktadır. Öyle ki; Seyhan, Yüreğir ve Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere pek çok AKP’li Belediye topluma hesap veremeyecekleri pek çok şaibeli ihale, uygulama ve faaliyetlerini hiç çekinmeden sürdürmektedirler. Örneğin günlerce gazetelere konu olan Yüreğir Belediyesindeki TOKİ konutlarının dağıtımında yapılan istismarlar ve kayırmalar; Seyhan Belediyesinin kaçak ve hormonlu, imar planına aykırı yapılardaki çifte standardı; Büyükşehir Belediyesinin yılan hikayesine dönen metro muamması ve Seyhan Nehri üzerindeki regülatör köprünün yanında bulunan, üzerinden hafif raylı sisteminin geçeceği demir köprünün anlamsız bir şekilde hızla bitirilmesi; Bölge Kalkınma Ajansına alınan personelin partizanca alınma iddiaları gibi…

Bütün bunların yanı sıra özellikle Seyhan İlçe Belediyesinin eğitim hizmeti adı altında dağıtmış olduğu sözlüklerin içerdiği kavramların yanlış tanımlanması, bırakın Adana’yı bütün ülkede infiale yol açmıştır. Yaygın medyanın ve haber programlarının konusu olmuştur. Günlük hayatta gericilik anlamına kullanılan irtica kelimesi, sözlükte İslami yaşama dönüş olarak tanımlanmıştır. Bu şekilde irticayı eleştiren herkes potansiyel din düşmanı olarak gösterilmek istenmiştir. Aslında bu tip çalışmalar İslamiyet’e büyük zarar vermektedir. Bu anlayış ise AKP’nin ülke genelinde yapmakta olduğu inanç hortumculuğunun Adana’daki küçük bir yansımasıdır.

Buradan, AKP’nin Adana’daki temsilcilerine, milletimizi gerecek, kutuplaştıracak ve onların inançlarını istismar edecek düşünce ve davranışlarına son vermelerini tavsiye ederiz. Ve yine Adana Halkının oylarıyla seçilerek iş başına gelen belediye başkanlarımızı ve iktidar milletvekillerini ülkemizin ve dolayısıyla bölgemizin kaderini ilgilendiren milli konularda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. Kendi partilerinin Genel Merkez Yöneticilerini, Sayın Erdoğan’ı, Sayın Gül’ü Adana Halkı adına uyarmaları gerektiğini düşünüyoruz.

Netice olarak bugün AB ve kendi siyasi ikballeri uğruna Kıbrıs’ı gözden çıkartanlar ve limanlarımızı peşkeş çekenler yarın Boğazlarımızı ve diğer stratejik bölgelerimizi de emperyalizme hizmet eden, haçlı zihniyetindeki Rumlara ve AB ülkelerine vermekten çekinmeyeceklerdir.

Ancak Türk milletinin sabrı tükenmiştir. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Ülkenin dört bir yanında huzursuzluk ve infialler hâkimdir. Türk milliyetçileri ve Türk milleti, ortaya koyacakları irade ve kararlılıkla sonuna kadar mücadele ederek, bu zihniyeti bir daha gelmemek üzere Türk siyasetinden silecektir.

13–12–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,