ana_sayfa

 

www.MHP.org.tr/ Türkiye'nin Güvencesi


E-MAİL LİST

Adana'mız, Partimiz ve Meclis Çalışmalarımızdan haberdar olmak için lütfen e-mail adresinizi ekleyiniz...

İsminiz:

E-Mail Adresiniz:

Ekle: Çıkar: 


GÜNCEL


ADANA'DA HAVA

BUGÜN YARIN
Adana   Adana

YARARLI LİNKLER

www.belediyeler.net


 
 

Yılmaz TANKUT
MHP 23. Dönem Adana Milletvekili
TBMM ANKARA
BİZDEN HABERLER
 Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri hakkında konuşmam

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri 696 sıra sayılı kanun tasarısının 25.maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ile selamlıyorum.

Değerli Arkadaşlar, Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması olan adalet, bütün dünyada, geçmişten bugüne kadar soyut bir değer olarak insanlığın olmazsa olmazları arasında kabul edile gelmiştir ve bundan sonra da hiç kuşkusuz böyle devam edecektir.

Yargı kurumları da, bu öneme binaen o adaletin dağıtılması süreçlerinde yine vazgeçilmez hayati öneme haiz tüzel kişiliklerdir.

Dolayısıyla adaletin vücut bulması için öncelikle herkesi eşitlikçi bir anlayışla kucaklayan mevcut hale getirilmiş bir yasanın ve bu yasayı herkese eşit olarak tatbik eden kurumsal bir yapının olması gerekiyor.

İşte o kurumsal yapı yargıdır değerli arkadaşlar.

Ve bütün hukuki tasarrufların yaslandığı, ya da referans aldığı kurumsal yapı ise Yüksek Mahkeme olarak da tabir ettiğimiz Anayasa Mahkemesi’dir.

Anayasa Mahkemesi, ilginçtir ki yine bir ara dönemle birlikte gündeme gelmiş ve bir zorunluluk olarak kurumsal hüviyete kavuşmuştur.

Yaklaşık yarım asırdır (1961) varlığını sürdürmekte olan Anayasa Mahkemesi; beğendiğiniz yanlar olur beğenmediğiniz yanlar olur, eksiği olur ya da fazlası olur ama bugüne kadar Türk hukuk sisteminin en üst mercii olarak görevini ifa ede gelmiştir.

Ve bugüne kadar Yüksek Mahkeme’nin verdiği kararlar içinde katıldığımız ya da katılmadığımız hususlar olmuştur.

Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal bir kurumudur ve böyle de kalacaktır.

Dolayısıyla bu yüce kurumun hiçbir şekilde şu ya da bu şekilde yıpratılması, amaçlarından saptırılması, gizli ve açık ama yüce Türk milletinin menfaatleriyle örtüşmeyen emellere alet edilmesi düşünülemez, düşünülmemelidir.

Peki, bugün gerçekten böyle mi olmaktadır?

Ne yazık ki Hayır değerli arkadaşlar.
Son yıllarda Yargının üzerinde açıktan ya da gizliden birçok faaliyet yürütüldüğü bizzat müşahede edilmiştir.

Yine bakınız son yıllarda Yargı üzerinden yapılan tartışmalar cumhuriyet tarihi içinde hiç bu kadar olmamıştır.

Birileri Yargıdan ciddi şekilde rahatsızlık duymuştur ve bu rahatsızlık devam etmektedir.

Hükümet olma erkini elinde tutan zihniyet, devletin bütün kurumlarını ele geçirme, bütün bürokratları, basını, iş dünyasını, sivil toplum örgütlerini, aydınları, yazarları, çizerleri hülasa nefes alan her şeyi yandaş hale getirme çabası içine girmiştir.

Yıllardır devam eden bu anlayışa son yıllarda hız ve yoğunluk kazandırılmış, herkesin adil ve eşit adalet beklediği, beklemesi gerektiği Yargıya kadar uzanmıştır.

Çünkü ele geçirilen mevziler yetmemekte, bir gün bunların hesabının sorulacağı yerlere de AKP kartviziti eklenme ihtiyacı hissedilmektedir.

Ayrıca, mevcut hükümetin gizli gündem maddelerinden biri de, aldatma ve kandırma politikalarıyla aziz milletimize ‘milli birlik, kardeşlik projesi’ gibi sahte etiketlerle pazarlanan ama Milliyetçi Hareket’in ta başından beri deşifre ettiği ve yaşanan süreçte de görüldüğü gibi aslında ihanet açılımı olduğu ortaya çıkan projeyi hayata geçirmek için Yargının tamamen kuşatılması gerekmektedir.

İşte bu süreçte önce geçtiğimiz yıl yapılan referandumun ardından HSYK’nın yapısıyla oynanmış, sızma operasyonu gerçekleştirilmiş ve şimdi de Anayasa Mahkemesi’nin kurumsal yapısı hedef seçilmiştir.

Böylece ihanet açılımının önünde hiçbir engel kalmayacak ve gözünü Köşk’e dikenlerden hiçbir hesap soracak mevkii bulunmayacaktır.

Değerli arkadaşlar bunları görmek için kâhin olmaya gerek yoktur.

Bakınız dağlardan davet edilerek getirtilen ve şaşaalı törenlerle karşılanan eşkıyaya gösterilen şefkatin, o eşkıya ile mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değerli subaylarından esirgendiği apaçık ortadadır.
Bugün artık adeta eli kanlı katillerin intikamının alındığı bir süreci hep birlikte ibretle ve dehşetle izlemekteyiz.

Daha geçtiğimiz günlerde Nevruzu adeta bölücü eyleme dönüştüren kalabalığı uyaran devletin polisine atılan taşı ve tokatı ve bunları kimlerin attığını bir düşünün.

Türkiye nereden nereye geldi; görüyorsunuz değil mi?

Hemen belirtelim ki, biz ne milletin temsilcilerine ne de devletin temsilcilerine böyle çağdışı tepkileri tasvip etmedik, etmiyoruz.

Ve patronlar kulübü, Anayasa taslağı hazırlatmışlar ve
Anayasamızın değiştirilemez maddelerini kabul etmiyorlar.

Peki bunların hangisinden rahatsızlık duyuyorlar:
Bölünmez bütünlük ilkesinden mi, Resmi dilimiz Türkçe’miz den mi, Ay Yıldızlı Al bayrağımızdan mı, İstiklal Marşı’mızdan mı? Yoksa , başkentimiz Ankara’dan mı? Hangisinden…

Nereden nereye?... 8.5 yılda AKP iktidarının ülkemizi getirdiği nokta işte budur değerli arkadaşlar. Hepinize saygılar sunuyorum.
,


,