ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Makalelerim > ÜLKÜ VE MİLLET

HAFTA ORTASI

ÜLKÜ VE MİLLET

Aylardan beri bu sütunlardan ülkemizin son yıllarda ne kadar hazin ve vahim hadiselerle karşı karşıya bulunduğunu hatırlatarak okurlarımızı bilgilendirmeye çalışıyoruz. Hem ülke, hem de bölge ölçeğinde ne yazık ki yazı ve yorumlarımızla dahi, olumlu ve güzel gelişmelerle ilgili bir değerlendirme yapamıyoruz. Milli birliğimiz ve geleceğimizle ilgili tehlikeli hadise ve gelişmelerin ulaştığı boyutlar, olumlu ve güzel gelişme ve hizmetlerin görülerek takdir edilmesinin haklı olarak önüne geçmektedir.

Önceki hafta Samsun da meydana gelen trajik olay geleceğimizin teminatı olan lise ve ortaöğretim gençliğinin ne kadar acı bir durumda olduğunun ibret verici bir göstergesidir. Kız arkadaşını daha önce tanıdığı ve hakkında kötü konuştuğu için gencecik iki fidanın, ne yaptığını bilmeyen arkadaşları tarafından acımasızca öldürülmesini hangi düşünce ve inanç kalıbına sığdırabiliriz? Elbette bu hadise liselerimizde yaşanan ilk olay değildir. Son yıllarda benzeri olay ve öldürmeler maalesef her geçen gün dozajını artırarak devam etmektedir. Türk Milleti’nin ve Türkiye’nin istikbalini ve istiklalini emanet edeceği geçliğinin bugün içerisine düştüğü bu vahim tablo karşısında hepimizin kaygılanma mecburiyeti vardır.

Bu gün işbaşında bulunan ve devleti korumakla görevli olan kurum ve yetkililer çok acil olarak sorumluluklarını başkalarına atmadan ve mazeret uydurmadan ilköğretim ve lise gençliğimizin içerisine düştüğü bu tehlikeli durumu çözmelidirler. İlköğretimden başlayarak gereken milli ve dini eğitim verilmez, vatan, millet, edep, ahlak, adalet, yardım, merhamet, fedakârlık, çalışkanlık vs. gibi kavramlar gençliğimize aşılanmaz ise gelecek nesillerimizi kaybetmemiz kesindir. Gelecek nesillerini kaybeden milletlerin de yaşama haklarının olmayacağı ve başka milletlerin kölesi olacağı da mutlak hakikattir.

Her insanın bir hedefi ve o hedefe ulaşmak için sahip olduğu birtakım idealleri vardır. Ancak insanların ideallerini yaşatarak hedeflerine ulaşabilmesi, içerisinde yaşadığı toplumun değer yargılarına bizzat sahip olması ile mümkündür. Toplumun en küçük birimi olan ve Türk toplumunun temelini teşkil eden aile müessesi ise, toplumsal değerlerin yaşandığı ve yaşatıldığı sosyal dokumuzun en önemli çekirdeklerinden birisidir. Her aile kendi çocuklarının geleceğinin garanti altına alınmasını ve onların vatanına, milletine hizmeti dokunan önemli kişiler olarak yetişebilmelerini arzu eder. Dolayısı ile kişilerin ve onlardan meydana gelen en küçük toplum birimi olan ailelerin kendi hayatlarını devam ettirebilmeleri için, geleceğe yönelik hedef ve ülküleri vardır. Yine her aile ve sülaleninse kendine özgü kaide kural ve gelenekleri vardır. Aile büyükleri ve önde gelenleri kendi alışkanlık ve değerlerini sonsuza kadar yaşatmak için gereken her türlü tedbir ve dikkati elden bırakmamaya özen gösterirler.

Toplumu, milleti ve onların organize olduğu devleti meydana getiren aile ve bireylerin nasıl hedefleri varsa, milletlerin ve devletlerinde hedefleri vardır. Hele hele tarihe yön vermiş binlerce yıllık devlet geleneği olan milletlerin bu hedefleri, çok daha büyük bir ülküye dönüşerek adeta bir ütopya haline gelir. Yani büyük devletlerin büyük ülküleri ve ütopyası mutlaka vardır ve olmalıdır. Belirlediği ülküleri kendi gençliğine ve milletine aşılayamayan, kabul ettiremeyen devletlerin mevcudiyetleri ve geleceği ile ilgili tehlikeleri atlatabilmesi çok kolay değildir. Türk Milleti’nin kısa vadede bölgesel bir güç olarak Cumhuriyetimizin 100.yılı olan 2023’de lider ülke olma hedefi vardır. Orta ve uzun vadede ise, eski azametli günlerine yeniden kavuşup, süper bir güç olarak çağdaş medeniyetin en ön saflarına geçme ülküsü olmalıdır. Şan ve şerefle dolu tarihinde olduğu gibi, yeniden âlemlere nizam verme ve mazlumun yanında yer alma gayesi ile ütopyasını tescillemelidir.

Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize her şeyden önce, toplumumuzun temel değerlerini kabul ettirip gereken bilgi ve hassasiyetlerimizi öğretemez isek, onların bir hiç yüzünden birbirlerini katletmelerini asla önleyemeyiz. Başka bir ifadeyle gençlerimizi Türk Milletinin üstün karakter ve merhametinden yoksun bırakarak onları köksüz, ruhsuz, ufuksuz bir şekilde ülküsüz bırakırsak, geleceğimizi de bırakmış oluruz.

31–05–2006

Yılmaz TANKUT

ytankut@keynet.com.tr

ytankut@mhp-adana.org.tr

,